25 Ağustos 2009 Salı

Can Sıkıcı Mevzular

Bu hayatta en nefret ettiğim iki suç var. Biri tecavüz, diğeri de hırsızlık. İkisinde de zorbalık ve başkasınaait olan birşeye sahio olma durumu var. Tecavüz bir kadının yada bir çocuğun tüm hayatını etkileyecek fiziksel ve ruhsal çöküntü yaratırken, hırsızlıkda ise sizden alınmış olan bir şeyi yerine koyabilme şansınız vardır her zaman. Ama her zaman da olamıyor ne yazıkki.... Neler saçmalıyor bu diyebilirsiniz ama bunları aklıma getiren şey Burak'ın İspanya'da başına gelenler düşündürttü. Kısaca bahsetmek gerekirse, arkadaşın 2-3 senede toparladığı, fotoğraf ekipmanın tamamı çalındı! En az 3000 TL gitti diyebilirz. Tabi içindeki bazı fotoğraflarıda. Onun tüm bunları ufacık maaşıyla nasıl aldığı ben biliyorum. Beş gün boyunca yanından ayırmadığı çantasını tren garında unutmuş. Tam olarak çalınmamış kendi kaşındı diyebilirsiniz belki ama bizde olsa adam fiş yere düşürse söyleriz yada peşinden koşturuz abi düşürdün diye. Ben kaç defa şahit oldum buna. Ve o çantayla onu gören bir sürü kişi olmasına rağmen kimse onu uyarmamış Amigo çantanı unuttun diye. Tabi pasaport, cüzdan ve telefonun da gitmesi sonrasında, İngilizce bilmeyen polislere derdini anlatma çabası, ataşelikden birinin araya girmesi ve çıkış belgesinin pazartesiye kadar yetiştirmeye çabalaması ve eğer yetişmediği takdirde 1.500 tl lik uçak bileti almak durumunda kalmak.... Yani sadece 3000 tl ile kalmicaktı ama allah tan olmadı tüm bunlar ve kendisi sağ salim döndü ama içi birazcık buruk olarak.

Bazen olumlu düşünmeye çalışıyorum belki adamın biri bulmuştur belki konsolosluğa bırakır çantayı, hala iyi insalar vardır belki diyorum ama fazla mı iyimserim sizce? Siz olsanız götürüp bırakmaz mısınız? Yoksa mal bulmuş gibi atlayanlardan mısınız? Yerde bulduğunuz 100 tl yi cebe mi indirirsiniz yoksa parayı düşürenenin adına yardıma muhtaç biri için mi kullanırsınız?

(Biterken Çalan Şarkı: Other Lives - The Partisan( Leonard Cohen Cover))

7 Ağustos 2009 Cuma

Leonard Cohen



Az sonra yazıcaklarım, hissettiklerimin yarsını bile açıklamaya yetmeyecek. Dün benim için hayatımın en güzel günüydü. Hayatımın en güzel 3 saatini yaşadım. Leonard Cohen konserinden bahsediyorum. İzlediğim konserler için şuanda 1 numaraya yerleşmiş durumda.

L.Cohen'nin şarkıları benim için çok fazla şey ifade eder. Onun şarkıları bir şeyler yaparken dinlediğiniz bir fon müziğinden çok daha öte. Bir kitabı tekrar tekara okumak gibidir benim için. Ben değiştikçe o şarkıların anlamları da benim için değişir. Ve her dinleyişimde farklı şeyler bulurum. Dün akşamda tüm o şarkıları dinlerkende kendi içimde küçük bir yolculuğa çıkdım.

Kalbi kırıktır ama çok da kalp kırmıştır. Ama bana göre hüzünlü şarkıların adamı değildir o. Yaşamış olduğu şeyler vardır ve tüm bunlara bizim de tanıklık etmemizi ister. Famous Blue Raincoat' da olduğu gibi. Dolayısıyla bu şarkı ona acı verir ve konserinde söylemez bazen. Ama dün akşam başkaydı. Dün akşam elinde ne varsa, hepsini bize verdi.

Saat tam 21.00 da sahneye hoplaya zıplayaya sahneye gelerek "Dance me to the end of love" u söyleyerek konser başladı. Tam bir centilmedin Cohen. Tüm orkestraya tek tek şapkasını çıkardı. Onları onure etti. Barcelona'lı gitar ve mandolin çalan adam müthişdi ve de saksafon, klarnet ve diğer üflemeli çalgıları çalan Dino ( soyadınu bilmiyorum) 'ya hayran kaldım ve seyircinin de epey sempatisini kazandı.

Hiç bir şarkısını birbirinden ayıramam ama konserde en beğendiğim ve beni en etkileyen şarkıları "Who By Fire?", "The Partisan", "Take This Waltz" ve tabiki de Webb Sisters'ın gitar ve arp çalarak söylediği "If It Be Your Will"...Bu şarkıyı Antony'de çok güzel söyler ve bana göre Leoard Cohen'nin söylemesine göre çok daha etkiler insanı.

Setlist aşağıdaki gibidir:

- Dance Me To The End Of Love
- The Future
- Ain't No Cure For Love
- Bird On The Wire
- Everybody Knows
- In My Secret Life
- Who By Fire?
- Waiting For The Miracle
- Anthem

- Tower Of Song
- Suzanne
- Sisters Of Mercy
- The Partisan
- Boogie Street
- Hallelujah
- I'm Your Man
- Take This Waltz

Bis1:
- So Long, Marianne
- First We Take Manhattan

Bis2:
- Famous Blue Raincoat
- If It Be Your Will
- Closing Time

Bis3:
- I Tried To Leave You
- Whither Thou Goest

En çok beğendim Cohen şarkısı olan "One Of Us Can Not Be Wrong" söylememesi beni çok üzsede, verdiğim tüm paraya değdi. Zaten akside mümkün değildi. Bir daha gelir mi bilemem ama umarım bir daha izleme şansım olur. Saol Cohen. (Bu arada fotoğrafları Burak çekti. çok başarılı değil mi? Daha çok fotoğraf vardı ama kendime sakladım :))

(Biterken Çalan Şarkı: One Of Us Cannot Be Wrong)

5 Ağustos 2009 Çarşamba

Trainspotting



"Choose a life. Choose a job. Choose a career. Choose a family. Choose a fucking big television. Choose washing machines, cars, compact disc players and electrical tin openers. Choose good health, low cholesterol, and dental insurance. Choose fixed interest mortgage repayments. Choose a starter home. Choose your friends. Choose leisurewear and matching fabrics. Choose diy and wondering who the fuck you are on a sunday morning. Choose sitting on that couch watching mind-numbing, spirit crushing game shows, stuffing fucking junk food into your mouth. Choose rotting away at the end of it all, pishing your last in a miserable home, nothing more than an embarrassment to the selfish, fucked up brats you spawned to replace yourself. Choose your future. Choose life... but why would I want to do a thing like that? I choose not to choose life. I choose somethin' else. And the reasons? There are no reasons. Who needs reasons when you've got heroin?"

Trainspotting, filmi işte aynen böyle başlıyor. Başrol oyuncularından Ewan McGregor ( Renton) , filmin başında neyi seçtiğini açık bir şekilde belirtiyor. Ama bir nedeni yok. Eroin varken bir neden aramıyor.

Film uyuşturucu üzerine. Ancak uyuşturucu kötüdür, kullanmayın sonra haliniz böyle olur şeklinde bir anlatıma sahip değil. Hatta zaman zaman uyuşturucuyu özendirdiği bile söylenebilir. Bu da bence yönetmenin ve senoryonun başarısında saklı. (Bu arada film Irvine Welsh 'in aynı adlı romanından uyarlanmış) İzleyenlerin kimisi uyuşturucuyu özendirdiğini, kimi de özendirmediğini söylüyor. Bana göre ise filmde uyuşturucu kullanan birinin hayatında olabilecek şeyleri gösteriyor. Yani hayatınızı mahvetmekde, onu tekrardan düzeltmekde bizim elimizde olduğu mesajını veriyor.

Trainspotting, sadece bir uyuşturucu filmi değil, aynı zamanda İskoç gençliğinin yaşadığı bunalım ve bu bunalımın yarattığı sonuçlarıda gözler önüne seriliyor.

Filmin çok fazla duygusal olmaması, zaman zaman eğlenceli olması onu diğer uyşturucu filmlerinden ayırıyor. Çok fazla uyşturucu üzerine film izlemedim ama bu konuda iyi olan bir diğer film de Candy'dir. Candy biraz daha duygusal ama sağlam bir filmdir. Tavsiye ederim.
 

maruzatım var © 2008. Chaotic Soul :: Converted by Randomness