5 Ağustos 2009 Çarşamba

Trainspotting



"Choose a life. Choose a job. Choose a career. Choose a family. Choose a fucking big television. Choose washing machines, cars, compact disc players and electrical tin openers. Choose good health, low cholesterol, and dental insurance. Choose fixed interest mortgage repayments. Choose a starter home. Choose your friends. Choose leisurewear and matching fabrics. Choose diy and wondering who the fuck you are on a sunday morning. Choose sitting on that couch watching mind-numbing, spirit crushing game shows, stuffing fucking junk food into your mouth. Choose rotting away at the end of it all, pishing your last in a miserable home, nothing more than an embarrassment to the selfish, fucked up brats you spawned to replace yourself. Choose your future. Choose life... but why would I want to do a thing like that? I choose not to choose life. I choose somethin' else. And the reasons? There are no reasons. Who needs reasons when you've got heroin?"

Trainspotting, filmi işte aynen böyle başlıyor. Başrol oyuncularından Ewan McGregor ( Renton) , filmin başında neyi seçtiğini açık bir şekilde belirtiyor. Ama bir nedeni yok. Eroin varken bir neden aramıyor.

Film uyuşturucu üzerine. Ancak uyuşturucu kötüdür, kullanmayın sonra haliniz böyle olur şeklinde bir anlatıma sahip değil. Hatta zaman zaman uyuşturucuyu özendirdiği bile söylenebilir. Bu da bence yönetmenin ve senoryonun başarısında saklı. (Bu arada film Irvine Welsh 'in aynı adlı romanından uyarlanmış) İzleyenlerin kimisi uyuşturucuyu özendirdiğini, kimi de özendirmediğini söylüyor. Bana göre ise filmde uyuşturucu kullanan birinin hayatında olabilecek şeyleri gösteriyor. Yani hayatınızı mahvetmekde, onu tekrardan düzeltmekde bizim elimizde olduğu mesajını veriyor.

Trainspotting, sadece bir uyuşturucu filmi değil, aynı zamanda İskoç gençliğinin yaşadığı bunalım ve bu bunalımın yarattığı sonuçlarıda gözler önüne seriliyor.

Filmin çok fazla duygusal olmaması, zaman zaman eğlenceli olması onu diğer uyşturucu filmlerinden ayırıyor. Çok fazla uyşturucu üzerine film izlemedim ama bu konuda iyi olan bir diğer film de Candy'dir. Candy biraz daha duygusal ama sağlam bir filmdir. Tavsiye ederim.

1 yorum:

lunawar dedi ki...

bir garip oldum düşününce..
1997'de.. tam 12 sene önce sinemada gitmiştim bir grup arkadaşımla beraber.. Rent'in kırmızı halıya gömülüp, fonda Perfect Day'in çaldığı sahneyi izlerken dudaklarım titremişti.. üzerinde 1992 yazan bir Lou Reed kasetinde duymuştum ilk..
"mükemmel bir gün işte /unutturdun bana kendimi/ başka biriydim sanki/ iyi biri.."
filmin hikayesi yanında onu sonuna kadar destekleyen ve hatta yükselten soundtrack'i de efsanedir..

Yorum Gönder

 

maruzatım var © 2008. Chaotic Soul :: Converted by Randomness